Eylül 11, 2011

Deli, dedi: ... -5-

Yanıma oturdu. Bunu garipsemeyi aklıma dahi getirmedim, başka boş yer yoktu. Şunu garipsemeyi akıl ettim; dimdirek bana bakıyordu ve sanki bunu yaparken gözlerini değil de dilini kullanıyordu. Organların asli görevleri dışındaki etkinlikleri tedirgin edicidir. Birinin sizi gözleriyle soymasının elleriyle soymasından yahut vakadaki gibi size diliyle bakmasının gözüyle bakmasından daha ürkütücü olduğu açıktır. İşte bu yüzden bazı bakışlar vardır ki bakmayı kesse de bi kelam etse dersiniz. Ben de tam olarak bunu yeğliyordum ki konuştu:
"Bazen bazı şeyler cidden garip. Hayli ve cidden, garip. Ayçiçeğinin, çekirdeğindeki selenyum maddesinden zerrece haberinin olmaması mesela, çok garip. Nerdeyse hamile bir kadının ilk üç ay hortum gibi kusması kadar garip. Hamile değilim ve bazen bazı şeyler hamile olmamamdan daha garip" dedi.
Hepsini bir çırpıda dedi.
Erkekti.
Bazen bazı şeyler cidden garipti. Bir dizi bakıştan, seri saçmalarla konuşulmasını yeğleyecek kadar tedirgin olmak hakikaten garipti. Yahut garibanlığa yakın bir talihsizlik haliydi. Malum ki bakılmaktan ölen görülmemişti fakat bu konuşma az daha devam ederse beni öldürebilirdi. İsabetsiz tercihlerim benim tarihimdi ve tarih en azından kişisel bazımda tekerrürden ibaretti. Gerçi baz benimdi, kime neydi ama neyi yeğleyeceğim konusunda aşırı bir başarısızlık sergilediğim kesindi. "Sergilemek" de amma müstehcen bi fiildi. Böyle şeyler düşünüyordum. Belli ki düşünürken dur kalkla kalkmış midemi kullanıyordum. Buna rağmen o anda hangi organın neyi yanlış yaptığı konusunda onunla yarışamazdım. Az önce diliyle bakan o değilmiş gibi bu kez de diliyle nişan alıyordu. Çünkü işte aynı mesele, tetiği çeken parmaksa sorun yok da dilin parmak gibi davranması sersemletiyordu. Sersemletiyor. Sersemletir.
"Sersem seni" dedi.
"Sersem" dedi. "Bu kez bir hikaye yok, sadece sarhoşum."
Öyle dedi.