Şubat 16, 2011

Bavul


Kadının sırtından sopa karnından sıpa eksik edilmemesini telkin eden deyişi biliyorum. Deyişe ve deyişe kaynaklık eden zihniyete küfrümün ince güllerinden yaptığım demeti kargo kanalıyla gönderiyorum. Gönderdim.

İnanması güç ama kadının sırtından sopanın eksik edilmemesi kadar asap bozucu bir deneyim edindiğimi bildirmek istiyorum. Şöyle ki sırttan bavul eksik edilmemesi, yaratıklık halinin ender rastlanan örneklerinden biridir; tarihe not düşüyorum.

Sabahın kör karanlığında uyuyan bedenimin sırt civarında bavul hazırlanması, hönkürüklerim nedeniyle teşebbüs aşamasında kalmış olsa dahi, dört dörtlük bir cinayet nedeni. İşlemedim ama bu hak edilmediği anlamına gelmez. Çok çok o anda civarda uygun bir cinayet silahının bulunmadığı anlamına gelir. Ayrıca böyle bir durumda mutfak, yatak odasına yakınsa, parmak kadar bir meyve bıçağı bile yeterince uygun hale gelebilir, iş görür.

“Ne bağırıyorsun, bavulumu nerde hazırlayacağımı sana mı soracam?” türlü bir çıkışsa, “sırtın kadar konuş, bölgedeki kaburgalarını kırdırtma, kaburgamın kenarı sen de” demeye dili varmayan kentli bir adamın, içinde ilkel bir mağara adamı beslediğine delalettir... Zaten sırttan eksik edilmemesi buyrulan o sopa var ya, malum mağara adamının elindekidir. Neyse, işte burada kafa göz dalmak gerekir ki içiniz rahat olsun, ben gerekeni yaptım.

Uzatmayayım, anladınız zaten meseleyi: Kadına dönük şiddeti, “şiddetle” kınıyorum.
-------
Görsel şurdan.

Hiç yorum yok: