Ocak 26, 2011

Yaşanmaz, yapılır.

Geçmişten konuştuk biraz. Evet, tamam 'biraz'dan hayli fazla, 'bütünüyle'den bi'tık az. Geçmişten konuştuk; o kadar ki, demek o kadar da geçmemiş.

Bugünden de konuştuk ama az. Evet sadece biraz.

İnsanlar ortak şeylerden konuşmak sever. Yaşanırken büsbütün ayrı olanlar, geçmişte kaldıklarında topyekün ortaklaşır. Öyle sanıyorum ki anı denilen hadise de bu ortaklık hevesinden kaynaklanır . İşin özü özeti de şu: Anı denilen şey sonradan yapılır.

Anı yaptık. Geçmişin ipliklerini ayıkladık, bize layık bir dizi anı yaptık. Bütünüyle mutlandırıcı şeyler olmadığını itiraf etmeliyim. Karın ağrıtıcı, akıl kaydırıcı, iç gıcıklayıcı, göz yaşartıcı olanları da vardı ve fakat mesele şu ki herbiri bize layıktı. "Bize bunlar layıktı"  da denilebilir, sıkıntı yok. Hatta "siz bunlara layıksınız" bile denilebilir, alınmam. Dürüst omak gerekirse bu kısım yalan, katiyetle alınırım. Alınmakla da kalmam, olay çıkarırım. Ama bilirsiniz, her zaman dürüst olmak gerekmez.

Gerekse bile bunlardan size ne, de mi?
"De" dediginizi duyar gibiyim. Espiri anlayışınıza tüküreyim.
Tüm danalara iyi geceler dilerim.

Hiç yorum yok: