Ekim 20, 2011

Çünkü bazen böyle olurmuştu.

Onu sevmem neredeyse sadece onunla ilgiliydi. Sevmenin öznesi ve sevmenin böylesi hiçbirşey değiştirmedi. Değiştirmesi gerekir miydi, belli değil. Çocukluktu onunki belki ve  belki benimki de öyleydi. Hepsi buydu belki, ve belki benim çocukluğum sadece daha sevecendi. Sebebi her neyse, onun sevilmekten anladığı, işte denildiği gibi, sadece sevilmekti. Sevmedi; ya da ne bileyim, sevemedi.

Benim böylesine sevmekten anladığım böylesine rahat söyleyememekti. Çünkü sevdiğiniz ölçüde söyleyebilmekten acizsinizdirdi. Onun sevilmekten anladığı sevildiği denli sevmemekti demek ki... Çünkü bazen böyle olur. Ya da o vakit öyle olmuştu. Sevmedi, sevemedi.

Onu sevmem sadece onunla ilgili gibiydi sanki. Tıpkı zaman zaman beni sevmesinin bütünüyle onunla ilgili olması gibi. Sevilesi olan oydu ve eğer seviyorsa da onun lütfu...  Tıpkı günün birinde onu terketmem ve terkedişimin neredeyse sadece onunla ilgili olması gibi. Terketmemi hükümsüz kılacak kadar acil bir terkediliş gibi... Bir terkedişin bal gibi terkediliş olduğunu bilmeme rağmen, resmen, bir suçlu gibi.

Çünkü bazen böyle olur. Çünkü o vakit öyle olmuştu. Ne önemi var derseniz, yok, nihayetinde  sadece bir hikayeydi, geçmiş zamandı, ve hatta zamanı da geçmişti. Tezatlık şu ki, bazen bazı şeyler hiç gitmezdi... Geçmişte kalsa da, geçmiş zamanın  kesinlik bildiren geniş zamanlı hikayeleri olabilirdi. Olmuşluğu yok değildi. Olmuşluğu vardı. Olurdu. Olur.

Çünkü bazen böyle olurmuştu.

Hiç yorum yok: