Haziran 06, 2010

Perdelere Kıymayın.

Biri üfledi dışardan, içerde perde havalandı. Kafama geçti havalanan perde, fakat endişeye mahal yok zira sigaram da perdeyi yaktı.
Bakındım, kimseyi göremeyince anladım. İçerime üfleyen sapkın bir insan evladı değil rüzgardı.
Lodostu yahut poyrazdı... Hangisi nerden eserdi, hiç bilmiyordum ve zaten farketmezdi. Üzerine düşünmek anlamsızdı, öyle düşünüp üzerine düşünmemeye karar verdim. Olay basitti: Perde kafama geçmişti sigara da perdeyi havalandığı koordinatta benzetmişti. Hayat gibiydi, hayat da hep bu şekilde ilerlerdi.
Hayat ilerlerken çoğu zaman kimin gerçekten ne olduğu şunca önem arzetmezdi.

Yalnız benim perde de harbi perdeydi. Perde gibi perdeydi, kafama mafama geçip beni gecenin kör vakitlerinde kendime rezil ederdi ama harbiydi.  Bu evde hep perde gibi ve perde olarak bulundu. Masa örtüsü çıkar mı bundan diye bir iki denemem oldu fakat perde perdeliği konusunda oldukça asi ve dirençliydi.

Perde kadar olamıyoruz ya bazen, insan türü adına toptan utanıyorum ben. Öyle şekilden şekle sokmaya çalışanlar, istediğim gibi olsun diye yırtım yırtım yırtınanlar, insanı aslında o insan olmadığı konusunda ikna turlarında madalya alanlar!

Ben sosyallik sevmiyorum, sosyalleştikçe elleniyor insan.
Türlü takım taklavatla ve ne üstlerine vazife olduğu gizemini korumakla berabaer, temas ettiğiniz ahalinin önemli bir yüzdesi sizi başka bişey haline getirmeye çalışıyor. Artık kafalarına göre, içlerinden ne geldiğine göre...

Öyle laga luga epey uzatırım da , o değil mevzu.

Basit mevzu:
Perdeye helal olsun. Perde gibi değildi, perdeydi.

Yandı işte.

Hiç yorum yok: