Haziran 08, 2010

Sağnak Yağışta Deve Depesiceler!

Diyeceklerinizi biliyorum, ama sakın ha, ağzınızı bile açmayın.

Valla acaip pis bir modumdayım, anam avradım olsun bi ikinizi rambo pıçağımla doğrarım.

Bu da mı hükümetin suçu ulan, kanser ettiniz kabineyi lan toptan!

Yaw bi kere de şükredin ya, bu ne yediği kaba sıçmacılık bu ne arsızlık!

Çıkar at o at gözlüklerini de bir dünyaya bak dünyaya!
Millet içecek su bulamıyor efendiii!
Seninse tepene rahmet yağıyor, yok anam, yok yaranılmıyor.
Ne bekliyon? Karı mı yağdırayım gökten, onu mu istiyon? Cenabet şeytan seni!

Hayır yağıyorsa da bi bildiği var, senin itaatsiz vicdanını yıkamak için mi yağıyor sanıyorsun sen, imansız?
Bizim yüzümüz suyumuz hörmetine hep bunlar! Az şey mi, son iki günde İstanbul'da metrekareye 135 kg. yağış düştü, boru mu!
Hadi buyur yetki sende, al bakalım ne yapacan? Değil iki gün iki yılda yağdır 20 kilo, Taksim Meydanı'nda anım anım anıracam, şerefsizim yapacam. Hadi!
Yemedi di mi, yemez tabi?
Sen yattığın yerden anca konuş.

Yok dere taşmış da yok işçi boğulmuş da, yok ölen işçiyi de taşeron çalıştırıyormuş da... Ba ba bak! Yahu ne alakası var, sizin hayal gücünüzün ta göbeğine sıçayım, e mi! Taşeronlar kadar taş düşsün çenenize!

Allama kitabıma güdümlü halksınız lan hepiniz. Size laf yetiştirmeye mi çalışacam lan ben iki güne bir. Hadi sktirin, hadi hadi hadi yallah...

Sürdürüyorum lan topunuzu Sahra Çölü'ne, hadi bi gidin de bi akıllanın bakalım. Serap hadisesi de hikaye ha, yok öyle bişi, şimdiden diyim.
(Yalnız develeri ellemeyin, çok günah o.)

Hiç yorum yok: