Ağustos 05, 2010

Lavobo ne tarafta? Yahut çıkış kapısı?

Şu boğucu yaz sıcağında gösterim açık mekanda olsa iyiydi ya; yapacak bişi yok. Gösterim kafalı mekanda.

Gitmeyeyim desem o da olmaz... Hayır, derim demesine de, bunun zavallı bir dayılanma ötesinde bir anlamı olmaz. Nereye gitmiyorsun, düdük? Mekan dediğin gövdendeki kapalı teras değil sanki!

Kombine biletliyim. 7/24 yerim hazır. Bi arkadaşı alıyim gidiyim de diyemiyorum. Mekanda ancak slayt makinesi ile bana kadar yer var.
Yer olsa gelir mi kimse? Sanmıyorum.
Kimse gelmez. Ne işleri var elin beniyle? Gelmesinler de zaten, istemiyorum.

Yalnız başıma koltuğuma kurulamıyorum çünkü bu gösterimler genelde ben ayaktayken oluyor. Yalnız başıma ayağa dikiliyorum ve başlıyor. Sonra işte hareketsiz anlar gelip geçiyor... Olaylar değil, boy boy fotoğraflar. Tozlu fotoğraflar. Leblebi tozlu fotoğraflar. Demek ki bunlar hep, leblebi tozu çılgınlığının şahsımı da seline kattığı zamanlarda verilmemiş pozlar.

Bazıları, her zaman aynı sıra ile gitmese de, illa ki her gösterimde kendilerine yer buluyorlar. Bazen tek tek bazen ard arda ve topluca, gözlerime gerili perdeye yansıyorlar:
Gecenin kör vakti uyku sersemi telefona koşarken omzumu kapıya çarpıp acıdan geberdiğim an. Flu fon.
Telefonda aldığım ölüm haberi ve omzumun utanıp sustuğu an.
Duvarda 16 Mart'a çakılı kalmış takvim ve 16 Mart'a düşülmüş o sivri gerçeğin bildirici notu... Aylar sonra o eve gittiğimde farkedilmiş o kahredici detay...

Gecenin bir vakti, arabada, arka koltukta, elimde pembe saçlı bir trolle donan zaman.
Hergece, henüz anlamını bilemedeğim vakitlerde, "beraat etsin" talepli içten ve en az o kadar ağlak duaları tavana doğru üfürüşlerimin asgari ortalaması: boğucu geniz yanmaları. Anjin gösterir röntgen filmleri.
Gündüzün bir vakti elindeki telefona sarılıp mutluluktan olduğu muhakkak bir dirilikle ağlayan koskoca bir adam.
.............................
Gösterim başladı, evet. Fakat bitmedi henüz. Gözüme leblebi tozu kaçtı. El yüz yıkamak için kafamdan kaçtım. Bedenimdeki lavoboyu halen bulamadım.

Hiç yorum yok: