Ocak 18, 2010

kedilerin kuyruk acısı

bastan bir cerceveyi cizelim:
kedinin kuyrugu var mi? var.
burasi net.
e kuyruk varsa kuyruk acisi olma ihtimali de ihtimal ötesi...
elbette bu, her kuyrugu olanin kuyruk acisi olacagi anlamina gelmiyor; nasil bir insan olunce insanlik olmuyor, tam o hesap...
fakat demek ki, bu aciyi yasayabilmek icin kuyrugunun olmasi sart.
her kosulda,her devirde...
kuyrugun varsa potansiyel bir nankorsun yani.
bu durumda kuyruk sahibi kedi de nankorun onde gideni.
oyle derler ya, ona binaen diyorum, ondan yani... panter emelle tirmalasmak hic gundemim degil, acikcasi bas da edemem. dahasi kedi bir nedir, onu dahi bilmem, bilemem; tanisikligim, oturup iki cift laf etmisligim yok; munasebetim bu munasebetsizlik ayarinda...
neyse...


yahu bu nankorluk hali kedi hayvani ile o denli ozdeslesmis ki herhangibir seye kedi diyin, nankor oluveriyor.
ne demek mi istiyorum?
aciklayayim...
meselaa...
simdi son derece ruhsuz nohut kurulari dusunun... evde, kiler dolabinda, masumcana bir ikea kavanozuna (sile bezi erzak torbalarina aliskin da bir bunye) adaptasyon saglama ugrasinda...
yenir mi yenmez mi o bile belli degil... o denli son care erzagi, dikkate almak soyle dursun akla gelmez, o derece...
fakaaaat....
simdi siz o nohut kurularina leblebi degil de kedi diyin.
hadi bir diyiverin.
zor da degil ha; oturdunuz bi haftaici primetime zamani muhalif bir darbe elestirisi dizisi izlemekte ve o diziyi izlemekte olan bir sizmissiniz ve o derin "cik cik cik neler olmus bu ulkede boyle" homurdanmasinin patenti size aitmis gibi "bilincli" uyusukluk midenizi kazindirmis da saglikli beslenmek adina buzdolabindaki tobleron degil de (ama buzdolabinda o var, bu boyle biline, yandas puskuutcunun mubah cukulatası degil tobleron!)kiler dolabindaki kurular akliniza dusuyor... akla dusmesi bisi degil, hikaye hitapta! iste o anda siz o kurulara kiz kurusu diyin daha iyi... "leblebi yemek isteyen var mi" sekilli, bilincli ve "bizde bu naneyi yemek bir aile gelenegi" edali cagrinizda o leblebiye leblebi demeyin de bi kedi diyiverin bakalim. nedenini nicinini sorgulamayin, neyi sorguluyorsunuz ki zati, hele bi diyin! 25 kontor hattiniza yuklenecek ve bununla 23 saniye boyunca kullanabileceginiz 88 saat yurtici gorusme kazanacaksiniz!
he he!
tabi bu olmaz. en azindan benim buyrugumla olmaz.normalde oluyor.
peki bu durumda ne mi olur? (trafige kapali alanda cekilmistir, artizligin luzumu yok!)
o kavanozda kalmis asimile kurular bir anda ufalanarak toz olur, kendisine sagladiginiz modern barinma olanaklarinin da hatrini suncacik takmazlar,nankorizmin adiyla küt diye "toz toz" bogaziniza yapisirlar...
hatta planli sinsiligi ile konuksever sizi bi bicimde kamis kullanma konusunda tahrik ederek tozu kamisla hhuuuuuuuuuuuup etmenizi saglar...
fazla sansiniz yoktur.
denemeyin,hiçbir masraftan kacinmayarak metal kapaklı cam ikea kavanozlarinda "agiza atacak bisi olsun" diyerek (ve dediginiz anda unutarak) baarindirdiginiz; kokusu kendinden bi nane kadikoy kuruyemiscileri menseili leblebilere kedi demeyin!
neden mi?
acikladim da orneklemedim; ornekleyeyim.
simdi benim kocam bi buyuk uluslararasi sirkette calisiyor. calismak ne kelime; o pek muhim u.arasi sirketin ulvi emelleri dogrultusunda sahip oldugunun (ki valla abartmiyorum bu dahi hic az degil)binbir kati bir enerji ile gece-gunduz, haftaici-sonu; 7-24 debeleniyor. neyse, konu bu degil, bunu baska vakit anlatirim...
konuya gelelim: simdi kocamin bi bilgisayari var ve cok tatli. minicik ve cok sevimli. benimki de oyle bisi olsa kesin bu aygitlarla iliskim daha samimi olurdu. sindi bu mini mini sey pek hos da bi garipligi var: onun gercek bir bilgisayar gibi davranabilmesi icin benim hayatta anlayamayacagim bi bicimde bi takim ilahi yerlere baglanmak gerekiyor, zira o bilgisayar benim pek cefakar kocama o calistigi pek uluslararasi sirketten zimmetli.
kedi ve leblebi retoriginden buraya nerden geldik, de mi?
aslinda burdan kedi ve leblebiye gittik. nasil mi? soyle:
bi vakit, ki bu "bi vakit" bu bizim tapinaktaki pek cok gune benzemekte, bir miktar alkol saatleri yemis, yenmeyen bi 00.00 sonrasi kalmis, bu evrede de artik film mi izlemeli acaba hususuna kadar gelinmis. gelinmek de sonuç degil sebep bu defa cunku ben bir int. sitesi bulmus(ne is yaptigi tarafimdan bir türlü anlasilamayan ve bu nedenle "bilgisayarci" olarak anilan ve bu nedenle de yapabildigi ise ilahi bisi gibi bakilan, dolayisiyla peygamber gibi gordugum)kocama da artizlik yapma hallerinin tanimsiz agirbasliligindayim. isin gercegi su: bi vakit o int. sitesini buldum ve hatta ordan bir film izlemisligim bile var. fakat o gun iste, magrur ses tonumla -this is the day- "ben istedigin filmi bulacagim" diyerek bilgisayari actim. sasridi tabi, ama sasirmasi da oyle sizin bildiginiz gibi degil, oyle bi teknolojik sasiriyor, bilgisayarin cigerini biliyor, cunku isi bu, cunku o koskoca sie..... te boyle bi ilahi islerle istigal halinde, anlayacaginiz bilgisayraci iste... ben agirbasli bir bicimde bilgisayari actim fakat yok! yahu 1 hafta once kesfettigim int. sitesi yok! gel de delirme! buldugumda bi dunya plan yapmistim, bu andi planlarimin vuku ani ve o site yoktu. kesin gugil yedi, benden demesi.
iste o sirada kocam bana kedi dedi, ben de onu yedim.
saka!
tabi o bana inanmadi. yani benim bilgisayarin virus taramasi yaptigi andaki yavasligindan "kesin biri buna girdi" seklindeki yorumumu ilkel bulur hep; bundan dolayi bu teknoloji olaylarini anlamadigima dair bir onyardi sahibi... yersiz gerci... neyse... neeticede kendi bilgisayarini acti, burdan soralim gugil tanrisina dedi.
hadi buyur...
degil gugil "all rights are reservered" ikazina dahi erisemedi. tabi ben hic orali olmuyorum; surat bes karis, imf nin database ine girmisim gibi bir ciddiyetle soliter oynuyorum. ama en zorundan, dortlu...
baktim bunun surat degisti... gitti, bi karti var bilgisayarina sokuluyor; oyle senin benim bilgisayarimda oyle bi giris yok yani, onunkinde var ama; iste ona o karti sokuyor falan, yok, olmuyor demek ki ki bi huzursuzlandi... dolunay var sanki... ya da deprem olacak da kafesteki kus bizimki...
bi anda "ciddi bi sorunumuz var, biri bizim biseyimize -burayi hatirlamiyorum zira anlamadim- girmis olabilir" dedi... surekli birilerinin bilgisayarina girmesinden korkan ben "eyvah ikimizinkine de mi girmisler, bak ben sana diyordum bit bit bit" seklinde, tum o cakma magrurlugu yere cakmis soylenedururken "ya yok ne bilgisayari, bizim sirketin bilmemne ara seysindeki naneli serverda ciddi bir bisey bisey bisey..."
valla yapacak bir sey yok. sordum acik acik:
server ne ki bea!
dedi ki bunlarin sirekette bi sey varmis, heralde bi program ya da gugil gibi bisi... neyse iste onda sorun olmus olabilirmis. "bizim sirketin serverinin ana kumanda hikayesinin temel esansinin adi... yani iste bi olay var "cat" bilmemnesi bla bla bla da birinin girisi bilmem neyi sey etmis olabilir"mis...
hah!
yaw adam sanki einstein! bi de anlamazmisim gibi bi sikintili tavirlar, ay ne etsem de olayi anlayacagi dilden anlatsam gibi bi fablci edasi...
ha ha!!!
yahu tamam bilgisayrdan anlamiyor olabiliriz de koskoca u.arasi sirket kedinin nankorlugunu bilmiyorsa gecmis olsun.
oh olsun hatta! ne bu be: gugila sorsaniz soylerdi, kara cahiller!

Hiç yorum yok: