Mayıs 20, 2010

Bir Koku Alıyor musunuz Sayın Başbakan?

Sayın Başbakan, oldu mu şimdi bu?
1 Mayıs'taki şeytani taktiğinizle ayak takımının gönlünü kazanmışken, bu talihsiz açıklamanız zora sokmadı mı şimdi cümlemizi? Hay allah, al başına belayı. Hayır olur olmaz konuşup duracaklar; yazanı, çizeni, gıdaklayanı, havlayanı... Tam da referandum üstü. İşin yoksa uğraş dur.

Ya ben anlamaz mıyım sizi, eli yüzü kapkara bir sürü adam, yol yorgan bilmez anası danası, sümüğü burnunda kurumuş kızı kızanı torunu torbası toplaşmış dövünüp duruyor, yer deseniz allan dağı... Yorgan mı ne? Hani işte yol yorgan denir ya, usul nizam muadili... Ah tabi tabi yordam... Kafa mı kaldı efendim, inanın anlattıklarımdan kendim tiskindim anlatırken. Hayır midesi almaz insanın bir kere, haklısınız, ama keşke az biraz daha dişinizi sıksaydınız, o lafı zikretmeseydiniz.

Şimdi ne kaderciliğimiz kalacak, ne işçi düşmanlığımız... Özelleştirmeden girecek toblerondan çıkacaklar. Ha pardon, taşerondan çıkacaklar... Dillerine bi doladılar mı  lak lak lak, susturabilene aşkolsun, maşallah pabuç kadar dil var topunda. Velhasıl kafa şişerecek, can sıkacaklar tam da morotoryum öncesi... Hay  ağzımdan yel alsın, ne morotoryumu efendim, referandum diycektim... Ne diyordum, zamanlama tatsız oldu yani başka zaman olsa kim takar, bizim toplumda gram hafıza yok biliyorum. Ha hah ha, hatta anasına sövdüydünüz bir ara da o ara hangi ara şimdi sorsanız bir tanesi hatırlamaz. Yok canım, fikrinize katılmıyor değilim elbette, öyle ifade ettiysem mazur görün, bittabi ben de aynen sizin gibi düşünüyorum. E giriyorsan o madene al kardeşim önlemini. Bi okunmuş prinç yut, donuna monuna bi iki muska iliştir, hadi hiç bişi yapamadın iki sure oku... Ha hem bunları yapmıycan hem ölmek madencinin kaderi diyince alınacan. E olmaz tabi, nankörlük. Aınmaca darılmaca yok kardeşim, sizin kaprisinizle mi uğraşacak koskoca Başbakan? Bir naneye yaradığınız mı var ki iki sene önce ölünce kıyameti koparıyorsunuz, köylü kafalılar koskoca Başbakanla bir iki yılın pazarlığını yapıyorsunuz. Ha? Ha pardon Sayın Başbakanım, tamam sustum, yani ben öyle hidetlendim ki, ondan öyle kaptırdım gidiyorum. Efendim? Gayet tabi gayet tabi, derhal...

Alo, kızım şu gasteyi ara bizim muhabiri yollasınlar; ha bir de meclis kuaförünü ara, yastık mı mastık mı işte ne diyorsanız o gözü kaşı boyadığınız şeyleri toplasın gelsin. Bi de tepesi ışıklı sarı takkeler var ya... Tepsi değil tepesi tepesi... Alık mısın yavrum sen az, duymadın mı hiç? Işıklı takke ya, hani işçilerin giydiği...Ne? Baret mi? Aman her ne naneyse. Bul getir işte birtane. Hasbinallah ve nihayettin.

Herşey tamamdır efendim. Valla sıyırdık paçayı, allah sizi başımızdan eksik etmesin.

Yalnız Sayın Başbakanım, valla fikir dahiyane de, merak ettiğim bir husus var izninizle, ta Zonguldak'a kadar gitmişken bi işçiyle neden çektirmediniz yanak yanağa bir foto? Haaa, e tabi, bişey sanmasınlar kendilerini, çok haklısınız. Nee? Ay bi de kokuyorlar mıydı?
E ama siz taa geçen yıl buyurmuştunuz;ayaktır, kokar.
...
Sa...Sayın Baş... bakan... Bir koku alıyor musunuz?
Boğucu bir koku.
Soğuk.
Nefessiz bırakıyor insanı. Bir cam mam açmalı...

Fakat nafile, dışardan geliyor bu. Gülsuyu mülsuyu bişi getir kızım, bayıldık burda...

Ölü mü dediniz? Ölü kokusu mu bu? Ben ölü görmedim ki hiç, nasıl kokar Başbakanım? Başbakanım benim bıyığım terleyeli ne kadar oldu ki, benle ölüm arasında bir asır var, ben nerden bilebilirim ki?

Yalnız bu ölü kokusu boğucu.
Kızım nerde kaldı gülsuyu?
Ağırlaşıyor gitgide, oturdu yutağıma.
Sanki ölüler yapıştı yakama.
Kızım gülsuyu?
Kızım ner...

2 yorum:

Aylin Balboa dedi ki...

Başımızdakiler de bize kaderimizin bir oyunu olsa gerek.

nande dedi ki...

kurşun mu döktürsek ne etsek?