Mayıs 19, 2010

VOLVERAN! (ve ABD, senin yatacak yerin yok)

ABD, özelleştirme ve balkona dadanan kedi nedeniyle son haftayı "bir insan nasıl katil olur" sorusuna son derece tatmin edici sayısız cevap bularak tamamladım.

Yenilik arz eden konular, özelleştirme nanesi ile balkonuma dadanan bitli kedi. Ama onları şimdi anlatmayacağım.

ABD meselesindeyse bir yenilik yok aslında. Ama bunu şimdi anlatacağım.
Takip edebildiğim kadarıyla ne yeni bir ülke işgali var, ne atla arpayı dövüştürüp "aa hiç yakışıyor mu güzel güzel oynasanıza, bak ayırırım sizi" taktiğinin yeni bir örneği... Bu sessizlik de hayra alamet değil ya, yakında çıkar kokusu...

Dediğim gibi, ABD, hernekadar bu son bir hafta içinde '0' km bir vahşet olayı yumurtlamamış olsa da, ben yine de çok sinirliyim kendisine. Evvelki icraatlarının hatırlanması bile yeterince çileden çıkartıcı olabiliyor, zira adamlarda stok muazzam.

Stoğa el atıyoruz, korkunç bir riya ve vahşet hikayesi çıkartıyoruz.
Başlıyoruz:

Yaklaşık 12 yıldır ABD'de tutuklu bulunan 5 Küba vatandaşından biri olan Ramon’un eşi Elisabeth Labañino 18 Mayıs'ta Türkiye'ye geldi. 12 yıldır eşini çok çok 12 defa görmüş, 12 yaşındaki çocuğu babasını hiç tanımamış bir kadın. Elisabeth bu konudan bahsederken Gerardo ve Rene'nin 12 yıldır eşlerini ve çocuklarını hiç görmediklerini ve ABD'nin koyduğu bu görüşme yasağının halen sürdüğünü belirtmeden edemiyor. Bu bilenmiş naiflik insanın canına okuyor.

O anlattıkça bilgi tazeleniyor, meselenin insani boyutu tazelenen bilgiyi sarıp sarmalıyor, kan beyne zıplıyor, insanı "Kendisine sayısız kez tecavüz eden amcaoğlu ABD'yi (234) kulağından içeri kızgın yağ dökerek öldürmek suçlamasıyla gözaltına alınan" genç kadının cinnetini anlamaya yakın koordinatlara sürüklüyor.

Duygu patlamalarını bir kenara koyarak anlatmak anlatmak anlatmak gerekiyor.

Çok kısaca özetlemek gerekirse, beş Kübalı, Küba karşıtı terör eylemlerinin merkezi olan Miami'de ülkelerine karşı planlanan terörist faaliyetler konusunda bilgi toplamak amacıyla ABD'de bulunmaktaydı. Ulaştıkları verileri hükümetlerine bildirdiler ve Küba da bu verileri ABD hükümeti ile paylaşarak kendi sınırları içersindeki bu faaliyetler konusunda önlem almasını istedi.
Sonuç mu? 
Şöyle:
Vay efendim öyle şey olur muymuş?
Küba da amma atıyormuş, bütün bunları da nerden çıkarıyormuş?
Yahu bunlar resmen içişlere burun sokuyor, ülkeye ajan sızdırıyormuş!
Du bi dakka, bu casuslar bizim şu beş Kübalı olmasınmış?
Aha, valla da onlarmış, bu halde kendilerine her tür işgence müstehakmış.
Ayrıca çete denilen o saygın insanlar aslında özgür Kübalılarmış ve haklarında iftira etmek çok ayıpmış, şu adalılar ne geri kafalılarmış, medeniyetten de şuncacık nasibini alamamışlarmış...
***
Sadece yargılamanın başlaması 17 ay sürdü ve hapisane hücrelerinde "tutuklu" olarak geçen 17 ayın ardından, Miami'de nihayet başlayan yargı sürecinde Küba Beşlisi sayısız kez Miami'de yapılacak yargılamanın tarafsız olamayacağının altını çizdiler. Dikkate alınmadılar. Hatta bir ara jüri üyelerinin de canına tak etmiş olmalı ki, mahkemede, tehdit aldıklarını belirttiler, etkisi olmadı. Muhalif hakimlerin "Mahkeme yerinin değişimi için sunulan kanıtlar muazzamdı" değerlendirmesi tutanaklara geçti ve fakat hepsi bu...Yargılamadan toplamda 4 müebbet ve 77 yıl hapis cezası çıktı.

İlginç olan, Küba Beşlisi "Casusluk" suçlaması ile yargılanamadı. Çünkü Pentagon'da en üst düzeylerdeki istihbarat yetkililerinden biri ilgili belgeleri inceledikten sonra bu bilgilerin herhangibir askeri-ulusal gizli bilgiyi içermediğini ifade etmek durumunda kaldı. 3 emekli Kara Kuvvetleri generali ve bir emekli amiral de mahkemedeki tanık ifadelerinde aynı yönde beyanda bulundu.
"Casusluk için Komplo kurmak" la suçlandılar.
Evlerden uzak, casusluk için komplo kurmak casusluğun kendisinden bin beterdi. Bugün komplo kuran yarın neler kurmazdı?
Silahsızdılar.
Ama ne farkederdi? Bu ucubelerin silaha ihtiyaçları varmıydı ki? Bunlar su altında 58 gün nefessiz kalabildikleri gibi bi-iki ıkınma ile kulaklarının hemen arkasında yer alan kırmızı gözlerinden zehirli oklar atabilmekteydi.
Ayrıca Kübalı olmaları, ülkelerini savunmaları, dahası -dilim de varmıyor o uğursuz adını demeye ya- sosyalizm fikrinin kanlı canlı-elli ayaklı örneklerini oluşturmaları, kellelerini o bedenlerden ayırmak için yeter de artardı; artanıyla Fidel'e bi suikast filan planlanırdı.
Yok ama ya, ölmeleri çok da amaca uygun olmazdı. Bunları kafese koyup ibret-i alem için köy köy gezdirmeli, Küba "tamam söz özgürleşiyorum derhal" diyene kadar da, bi gram taviz verilmemeliydi. Değil avukat, ailelerini dahi görememelilerdi, zaten bu imansızlar aile kavramının da içine etmişlerdi, bu onlara revaydı ve amaca giden her yol mübahtı.
***
Küba Beşlisini casus ilan etmeye yetmeyen bilgi ve belgelerin pek çoğu Küba karşıtı çetelerin terör planlarına işaret etmekte, hadisedeki CIA parmağını anlamak için 3 yaş ve 4 iq kafi gelmekteydi. Bu konuda kılını kıpırdatmayan ABD ya gerzekti ya da iblisin kendisi...

***
Konu ile ilgili avukat bir arkadaşımla sohbet ederken "ne coğrafya ne de tarih açısından bu kadar uzağa gitmeye bile gerek yok. Baksana Ergenekon Davası'na, hukuksuzluğun eşkiyalığın bini bir para" dedi. Haklıydı ama bir fark vardı. Bizim ülkemizde, kendi elleriyle kendi vatandaşına bu terörü uygulayan hükümetin kendisiydi; Küba Hükümeti ise Beşlinin maruz kaldığı hukuksuzluk ve vahşilik karşısında, vatandaşları için dünyayı ayağa kaldırmaktaydı .

***
Kabalaştırdığımı mı düşünüyorsunuz? Belki biraz, ama sadece "anlatmak" eyleminin doğasındaki doz kadar... Doz aşımı anlatım üslubumdan değil olayın kendisinden kaynaklanıyor. Binlerce detay var ve tüm bunları yazabilmem imkansız*. İki nedenle: Birincisi gerçekten binlerce detay var... İkincisini ise Naom Chomsky demiş zamanında, ona katılmaktan daha etkili ifade edemem: "Küba Beşli'si ile ilgili öyle bir skandal yaşanıyor ki üzerine konuşmak çok zor."

***

Dünya çapında, aralarında nobel ödüllü çok sayıda aydın, sanatçı, yazar olmak üzere milyonlarca insan, ABD'de yargılamanın yapıldığı mahkemeye bağlı çalışan hukukçular olmak üzere binlerce hukuk insanı, hukuk örgütü, onlarca ulusal meclis Küba Beşlisi ile ilgili olarak gerek hukuksal sürece müdahale gerekse politik baskı anlamındaki çalışmalarını sürdürüyorlar.

Beşli'den Gerardo Hernandez Eylül 2008 tarihli mesajında şöyle diyor:
"... Onlara kalsa herşey olduğu gibi kalır, ölüm beni iki müebbet hapisten kurtardıktan sonra kemiklerim Küba'ya gönderilirdi... Biris yakınlarda ''Yüksek Mahkeme şimdi son sözünü söyledi'dedi. Ben olsaydım 'sondan bir önceki söz'derdim. Küba Beşlisi davasında son söz sizlere, Küba'daki, ABD'deki ve dünyanın heryerinde bulunan, geçen bu yıllar boyunca cesaretimizin kaynağı olan kardeşlerimize dayanıyor. "

2009 yılında Ramon, Antonio ve Fernando yeniden yargılanarak cezaları kısmi indirimlere uğradı. Bu gelişmede sözü edilen desteğin payı büyük.

Beşli'den Ramon’un eşi Elisabeth, Küba karşıtı çok sayıda adi suçluyla birlikte tutulan eşinin can güvenliğinden kaygı duyduğunu belirtiyor ve içini rahatlatan tek şeyin dünya çapındaki yoğun destek olduğunu ifade ediyor. Çünkü 3 kişilik jüri heyetinin "Mükemmel Kasırga" olarak adlandırdığı davada, bu kasırgayı alevlendirecek provokatif bir adım atmak, artık ABD'nin pek de işine gelmiyor. "ABD cezaevlerinde görüldük şey değilmiş, binlerce mektup alıyorlar ve bu destek dahi, eşlerimize manevi güç vermenin yanısıra, düşmanlarında da şaşkınlık ve temkin yaratıyor" diyor Elisabeth.

Yılda bir eşini ziyaret edebildiği için şanslı sayılan Elisabeth, ziyaret esnasında birbirlerine dokunmalarının yasak olduğunu söyüyor bir soru üzerine. Bir bunu söylerken gözleri doluyor. Bu bilenmiş naiflik insanın canına okuyor. Dinlerken aklı tazelenenlerin gözleri Elisabeth'ten daha çok doluyor, ama gözlerinden daha çok doluyor içleri öfkeyle ve öfkeden daha çok doluyor yüreklerine umut...
Geri Dönecekler!
VOLVERAN!
--------------------------------------------------------------------------
Vahşetin kural olduğu ve kanıksandığı bu dünyada vahşetin kendisi çok da hayret uyandırmıyor haliyle... Zaten mesele, vahşetin karşısında takınılan onurlu tavır, küçücük bir ada ülkesinin ve o ülke insanlarının onurlu asilikleri. Kendilerinden emin kafa tutuşları, mücadeleleri... Hem de SüperGüce karşı, olacak iş değil gibi...
Deliler mi dersiniz?
Bacak kadar boylarıyla kime mi güveniyorlar?
Bize...
Biz de onlara...
Sadece insan kalmak; onur, hakkaniyet, adalet gibi değerlerimizin bu boktan dünyada yitip gitmesine izin vermemek için bile Beşli'ye ses vermek gerek. Bu ne Küba Beşli'sine, ne Küba'ya ; bizim kendi insanlığımıza olan borcumuz.

ABD'ye bi çimdik atmak, Beşli'ye ses vermek istersiniz belki:

Gerardo Hernández                                    
No:58739-004
U.S.P. Victorville
P.O. Box 5300
Adelanto, CA 92301
USA

Antonio Guerrero
No: 58741-004
USP Florence
P.O. Box 7000
Florence, CO 81226
USA

Ramon Labañino(Luís Medina)
No:58734-004
U.S.P. McCreary
P.O. Box 3000
Pine Knot, KY 42635
USA

Fernando González (Rubén Campa)
No:58733-004
F.C.I. Terre Haute
P.O. Box 33
Terre Haute, IN 47808
USA

René González
No:58738-004
FCI Marianna
P.O. Box 7007
USA
Marianna, FL 32447-7007
USA
----------------------------------------------------------------------------------------------
*Merak ve ilgi uyandıysa bi zahmet şurlara zıplayın:
Küba Beşlisi Resmi Sitesi 

Hiç yorum yok: